Merhabalar gençler. 2015 Yılında yazdığımda bir kaç yazıyı buldum tesadüfen. Tekrar Paylaşmak istedim.
Ve yine yeni yine yeniden aranızdayım. Çok zor zamanlar geçirdim. Bu zor zamanlarımda yanımda olan dostlarıma sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. Kısaca yaşadıklarımdan bahsedeceğim. Önce umutlarım ve hayallerim ellerimden kaydı gitti. Tek yapabildiğim umutlarımla beraber geleceğimin de ellerimden kayışını izlemekti. Önce bittim sonra her geçen gün biraz daha yandım ve sonunda kül oldum. Şimdi ise küllerimden yeniden doğmanın savaşını veriyorum. Artık 4 ay öncede olduğu gibi her şeyin bir gün düzeleceğine inanıyorum. Her şeye rağmen umudum var. Umudumu kaybettiğimde kendimden vazgeçtiğimde tutunabileceğim beni hayata bağlayabilecek bir şeyler vardı elimde. Ondanda oldum ve anladım ki ben bir daha kendimden vazgeçersem artık geri dönüşüm olmayacak. Asla kendimden vazgeçmeme kararı aldım ve umarım bu kararlılığımı sonsuza dek sürdürebilirim. Kendimi ifade etmek istiyorum ancak kelimelerle ifade edilebilecek gibi değil yaşadıklarım ve hissettiklerim. O yüzden bir yazarında dediği gibi ;“Doğduğum günden beri anlatmak istediklerim var ve elbette asla anlatmayacaklarım ve anlatıyor gibi yapıp asla anlatamadıklarım. Doğduğumu anımsıyorum, ölümü ise düpedüz hatırlıyorum. Ömrümüz buyunca ağzımızda dolandırıp durduğumuz onca laf, kağıtlara döktüğümüz onca kelime sadece bir tür duygu kalabalığıdır. Tutsaklığımızdan kurtulmaya çalışmanın beyhude uğraşlarıdır bunlar. Asla gerçekten bir şey anlatılamaz, ancak bir şeyin hayali anlatılabilir, kendisi değil. O yüzden anlatmaya değil anlatmamaya bakarım. Anlatma derdinden çok anlatamamanın zevkine kurulurum. Ama yine de hiç susmam, eğer bir gün susarsam, bu artık söylenecek hiçbir şey kalmadığı içindir, her şey söylenmiş, hiçbir şey söylenmemiş olsa bile. Eğer susmak zorunda kalmışsam vazgeçtiğim yada korktuğum için değil karşımdakine verdiğim değerden ve saygımdan dolayıdır. Ömrüm boyunca kendi seçimlerim için hiç kimseyi suçlamadım ve bunu yapan insanları tek tek hayatımdan uzaklaştırdım. Bir çok yanlış yaptım ve kendi doğrularımı ortaya koymamı sağlayan bu yanlışlarımla gurur duyuyorum. İşin özü hayat seçimlerden ibaret iyisiyle kötüsüyle. Ve herkesin pişman olmaya ve her şeyi düzeltmek için son bir adım atmaya hakkı var. En azından susmak zorunda bırakılmayanların.. umutsuzluk Aslına bakarsanız doğrularda göreceli. Doğru nedir sahi. Senin doğrun mu benim doğrum mu? Dün doğru bilinen bir çok şey bu gün yanlış peki ya bu gün doğru bildiklerimizin yarın yanlış olabilme ihtimali. Her birimiz ayrı dünyalarız. Birbirimizden çok farklıyız peki neden herkes karşısındakinin de kendisi gibi düşünmesini istiyor. Neden seçme hakkı vermiyor? Neden konuşmak problemleri çözmek yerine susturmayı tercih ediyor. Neden en kolayı tercih edip hep öteliyor? Sahi biz neden oy kullanıyoruz ki? Ne gerek var ki seçime .O A cı ,bu m ci, bu c ci şu h ci. Oy veren herkes terörist. 12 Eylül 1980 de ordu için sokaklara eylem yapanlarda teröristti? Bu nasıl bir anlayış? Neden bu ötekileştirme çabası neden bu öfke. Silahların susması 1 tane dahi şehit vermemiz için belki de gün bu gün? Vardır bunda da bir hayır. Seçimlerde hile var trafoda kedi. Gördük trafodaki kediyi ve seçimlerdeki hileyi. Hile yapılıyor olsa sonuç böylemi olurdu? Madem sen diktatörlükle suçluyorsun birini senin derdin ne o zaman? Diktatörü devirip onun yerine oturmak mı? yoksa onu senin tabirinle diktatörlüğe iten sistemi başlı başına yıkmak mı? Hmm bide şu vardı. Sahi sizler kendi partileriniz diktatörü değil misiniz? Sizin hayır dediğinize partiden birinin evet deme hakkı var mı? Hakkı vardır elbette de o adamın aranızda işi var mı? Düşünün dostlarım çok düşünün ve sorgulayın herşeyi sorgulayın. Sizi sorgusuz sualsiz inanmaya ezbere tek düze olmaya iten bu sisteme inat sorgulayın. Bizi birbirimize kırdırmak isteyenlere inat sorgulayın ve size öğretilen doğrularla değil kendi doğru ve yanlışlarınızla yaşamayı öğrenin. Bu seçimlerde oy pusulasını elime aldım katladım ve zarfın içine koydum. Mühre ihtiyaç duymadım. Sebebi önceki seçimlerde de olduğu gibi sorgulamam. Daha fazla uzatmayacağım yine yanlış ata oynamadım kısacası. Her neyse doldum taştım ağzıma kadar. Kendime dair bir yazı yazmak isterken birden felsefeye bağlayıp oradan bu yalan dünyaya (siyasete) kadar getirmeyi başardım hayretler içerisindeyim. Bu karmaşadan dolayı sizlerden özür diliyorum. Yazıp yazıp silmek beni bitirdi ömrümden ömür götürdü. Artık sadece yazıyorum silmiyorum.
Küçük bir not:
Çok sevdim. Çok seviyorum ve ne olursa olsun hep seveceğim. Sizlere küçüçük bir öneri insanları ne olursa olsun yargılamayın. Karşınızdaki insanın niyetini bilmeden hissettiklerini hissetmeden yaşadıklarını yaşamadan asla onu anlayamassınız. Aklınızdan geçenleri olduğu gibi anlatın size anlatılanları can kulağıyla dinleyin. Ve mutlaka senin derdin ne bunumu demek istedin demeden farklı şeyler düşünmeyin. Ve size verilen tüm seçenekleri sonuna kadar kullanın sonuç kocaman bir hiç olsada. Son sözlerimi söyleyip yazımı burda noktalıyorum. Beni asla anlayamamanız yaşadığım bu büyük sıkıntının benzerini asla yaşamamanız bir ömür mutlu olmanız ve yaptığınız seçimlerden dolayı hiç pişman olmamanız temennisiyle. Allaha emanet olun. Selam ve dua ile.
Beni en iyi ifaden şarkı bildiğin gibi değil. Ve konunun görseli; Biraz kafa yorarak bir resim ne çok şeyi içinde barındırabilir sorusunun cevabına ulaşabilirsiniz.