Merhaba Dostlar bu yazımda en sevdiğim şiirlerden birini sizlerle paylaşmak istedim. Lafı fazla uzatıp ne duygu kalabalığı yapacağım, ne düşünce nede laf. Sevdaya dair söyleyebileceğim o kadar çok şey var ki. Söylemek yazmak bazen pekte bir şey ifade edemiyor. Biz insanlar ortak yaşadığımızı düşündüğümüz duygulara isimler vermişiz. Misal “Sevda“. Sevda dendiğinde sizde uyanan tüm duygu ve düşüncelerle bende uyananlar aynı mı? acaba? Bileniniz var mı? Sevdalarımızın dozları aynı mı? Yada bu sevda yolunda yaşadıklarımız yaşayamadıklarımız vazgeçtiklerimiz aynı mı ? Sizin sevda dediğiniz yada benim sevda değim şey sizdekinin aynısımı? Benden bu kadar dostlarım. Artık derdimizi anlatma sırası Nazım Hikmet ‘te.
Nazım Hikmet | Biz başka severdik o sebepten başka sevemedik!!…
Biz başka severdik, o sebepten başka sevemedik
O yüzden hep puslu kaldı bakışlarımız
Ve sakız fallarından ötesiydi aşka umudumuz
Mürekkebi akmıştı tüm şiirlerimizin…
Öyle kolay değildi, yâre yazıp yollamak
Sigaranın son çöpüyle birlikte
Islak şiirler yaktık çoğu vakit
Tütün kokusuna sindi efkarımız
Duvarlarımızın rutubetine karıştı gözyaşımız
Öyle ulu orta değildi sevdalarımız
Sevdiğimizin adına helal gelmesin diye
Adının bile anca baş harfini yazabildik
Şiir defterimizde, adımızın yanına
En yakın dostlarla bile konuşurken
Bahsetmedik ondan, hürmet ettiler
Anladıkları kadar bildiler sevdamızı
Önce uzaktan baktık hayli zaman
Sonra dostların verdiği gazla
Ve de yaşımızın verdiği delilikle
Sevda türküleri eşliğinde
Bir kaç mısra bir şey karaladık
Utana sıkıla altına iliştirdik
Yaşamaya yüreğimizin yetip de
Söylemeye cesaretimizin yetmediği
O iki kelimeyi ”Seni seviyorum ”
Ve mahallenin en iyi sır tutan çocuğuna
Bir çikolata, bir gazoz parası…
Gel dediğimizde, istediğimiz yere gelecek değil
Gel dediğinde, ölüme gideceğimiz yari sevdik
Mahallesinden geçerken kaldıramadık kafamızı
Gören yanlış anlar da adına laf gelir diye
Günlerce geçmediğimiz oldu sokağından
Her gece düşümüzden geçen sevgilinin
Bir kaç mektup belki bir iki mısra şiir
Gözlerinin renginden bahsettiğimiz
En fazla ellerini tutabilmeyi hayal ettiğimiz
Öylesine masum, öylesine temiz…
Kavuştuğumuzda kadrini kıymetini bildik
Önce yâr diye sonra çocuklarımıza ana diye sevdik
Kavuşamamak oldu çoğu vakit kaderimiz
Yârimi ellere gelin etmişlerde doldu gizlice gözlerimiz
Arada bir sigaramızın dumanına değdi saçları, yandık
Gözlerimize, gece mührü gözlerinin gölgesi düştü bazen
Bir yerlerde adı geçince, gözümüze aşk kaçtı
İçimizde bir yer sızladı inceden, sustuk
Kaybetmişliğe sitem ettiğimiz oldu bazen
Gözümüzde kaldı muradımız,
Yâr en çok düşlediğimiz haliyle, ellere giderken
Daha bir acıdı canımız, babalardan dinlerken
Duvarlarda yumruklarımızın izi kaldı
Avuçlarımızda okşanmamış saçlarımız
Ama kendimizeydi ahımız ya da eyvahımız
Yine de o mutlu olsun istedik hep
En kızdığımızda bile dilden gönle inmedi bedduamız
Sevdamız kadar büyük yandı oysa canımız
Biz başka severdik, o sebepten başka sevemedik…